Salvador Dalí’nin En Ünlü 10 Tablosu
Salvador Dalí, başta sanat ve edebiyat olmak üzere 20. yüzyılın etkili bir akımı olan Sürrealizm’deki çalışmalarıyla ünlü olan Katalan bir sanatçıdır.
Salvador Dalí hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız ilginizi çekebilir: Salvador Dalí Kimdir?
Salvador Dalí, çalışmalarında geniş bir sembolizm kullanmıştır. Resimlerinde tekrar eden görüntüler arasında ağırlıksızlığı çağrıştıran kırılgan bacaklı filler; çürüme ve ölümün simgesi olduğu düşünülen karıncalar; doğrusal olmayan insan zaman algısının simgesi olan eriyen saatler.
İşte Belleğin Azmi, Uyanmadan Bir Saniye Önce Nar Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüya ve Yanan Zürafa dahil olmak üzere Salvador Dalí‘nin en ünlü 10 tablosu:
10. Yanan Zürafa (The Burning Giraffe)
Yanan Zürafa tablosu 1937 yılında yapılmıştır.
Yanan Zürafa tablosu, Salvador Dalí‘nin kendi ülkesinde devam eden iç savaşla kişisel mücadelesinin bir ifadesi olarak görülmektedir.
Yanan Zürafa, sırtlarından çıkıntı yapan tanımsız fallik şekillere sahip iki kadınsı figürü tasvir etmektedir.
En yakın figürün elleri, ön kolları ve yüzü cilt altındaki kas dokusuna kadar soyulmuş bir vaziyettedir. Belirgin olarak heykelciğin sol bacağından ve göğsünden dışarı taşan açılmış çekmeceler vardır.
Salvador Dalí, ünlü nörolog Sigmund Freud’un büyük bir hayranıydı ve Salvador Dalí‘nin birkaç tablosu Freudyen teorilerden etkilenmiştir. Yanan Zürafa tablosu da bu tablolardan biridir. Tablodaki açık çekmeceler, Freud’un psikanalitik yönteminden yola çıkarak insanın içindeki bilinçaltına atıfta bulunur.
Arka planda yanan zürafa görüntüsü Salvador Dalí tarafından “Eril Kozmik Kıyamet Canavarı” olarak tanımlamıştır. Salvador Dalí, “Eril Kozmik Kıyamet Canavarı”nın savaşın habercisi olduğuna inanıyordu.
9. Ton Balığı Avı (Tuna Fishing – Homage to Meissonier)
Ton Balığı Avı tablosu 1966 – 1967 yılında yapılmıştır.
Salvador Dalí‘nin bu eseri şanlı kariyerinin sonunda yapılmıştır ve bu tablo onun son büyük şaheseri olarak kabul edilmektedir.
Salvador Dalí, Ton Balığı Avı tablosunda gerçeküstücülüğün yanı sıra aksiyon resmi, pop art, noktacılık, geometrik soyutlama ve psikedelia gibi stilleri kullanmıştır.
Salvador Dalí, Ton Balığı Avı tablosunu yaratmak için iki yaz geçirmiştir.
Antik Yunan heykelinden modern sinemaya kadar pek çok görüntüye yer veren Ton Balığı Avı tablosu, sınırlı evrenin kişileşmesi olarak erkekler ve büyük balıklar arasındaki şiddetli mücadeleyi anlatmaktadır.
Ton Balığı Avı, savaş sahneleri tasvirleriyle tanınan 19. yüzyıl Fransız ressamı Jean Louis Ernest Meissonier’e ithaf edilmiştir.
Salvador Dalí, Ton Balığı Avı tablosunu en iddialı işi olarak görmektedir.
8. Uyanmadan Bir Saniye Önce Nar Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüya (Dream Caused by the Flight of a Bee Around a Pomegranate a Second Before Awakening)
Uyanmadan Bir Saniye Önce Nar Etrafında Uçan Arının Sebep Olduğu Rüya tablosu 1944 yılında yapılmıştır.
Salvador Dalí, bu tablo için şunları amaçladığını söylemiştir:
“Freud’un tipik rüyayı uzun bir anlatı ile keşfetmesini, uyuyan kişinin uyanmasına neden olan tesadüfi bir olayın anlık sonucunun ilk kez görüntülerde ifade edilmesini amaçladım.”
Tabloda, Salvador Dalí‘nin eşi Gala Dalí‘nin bir kayanın üzerinde yüzen uyuyan figürü görünmektedir. Çıplak vücudunun yanında iki damla su, bir nar ve bir arı da havada uçuşmaktadır. Gala’nın rüyası, arının vızıltısıyla harekete geçmiştir ve tuvalin üst yarısında bu durum tasvir edilir.
Tablonun üst kısmında yer alan bir nar, ağzından iki vahşi kaplanın bir süngüyle birlikte çıktığı dev bir kırmızı balığı serbest bırakmak için açılmıştır. Bu durum yakınındaki Gala’yı huzurlu uykusundan uyandırmaktadır.
Salvador Dalí‘nin eserlerinde tekrarlanan bir görüntü olan fil, ünlü İtalyan sanatçı Gian Lorenzo Bernini’nin bir heykeli olan Fil ve Dikilitaş’ın çarpıtılmış bir versiyonudur.
7. Kürelerin Galetası (Galatea of the Spheres)
Kürelerin Galetası tablosu 1952 yılında yapılmıştır.
Hiroşima ve Nagazaki’ye atılan atom bombalarından sonra Salvador Dalí, nükleer fizik ve atomun parçalanma teorileri ile büyülenmişti. Aynı zamanda bu dönem Katolikliğe olan ilgisini yeniden canlandırdığı bir dönemdi. Bu durum, çalışmalarında modern bilimden fikirleri Hristiyan dinini rasyonelleştirme aracı olarak kullandığı Nükleer Tasavvuf dönemine yol açtı. Maddenin atomlardan oluştuğunu anlayan Salvador Dalí, eserlerini birden çok atoma ayrışmış gibi göstermiştir.
Kürelerin Galetası tablosu, eşi ve ilham perisi olan Gala Dalí‘nin bir portresidir.
Gala’nın yüzü, tuvale muhteşem bir üç boyutlu efekt veren atomik parçacıkları temsil eden yoğun nüfuslu kürelerden oluşmaktadır. Adındaki Galatea, Klasik Mitolojide erdemiyle ünlü Galatea adlı bir deniz perisine atıfta bulunur.
Kürelerin Galetası, Salvador Dalí‘nin Nükleer Tasavvuf döneminin en ünlü tablolarından biridir.
6. Narcissus’un Metamorfozu (Metamorphosis of Narcissus)
Narcissus’un Metamorfozu tablosu 1937 yılında yapılmıştır.
Paranoyak-eleştirel yöntem, 1930’lu yılların başında Salvador Dalí tarafından geliştirilmiş olan Sürrealizm akımındaki bir tekniktir. Salvador Dalíbu yöntemi, sistematik irrasyonel düşünce ve kendinden kaynaklı bir paranoyak durum aracılığıyla bilinçaltına girmek için kullanılır. Sürrealizmin ana başarılarından biri olarak kabul edilen Salvador Dalí, özellikle optik illüzyonlar ve diğer çoklu görüntüleri içeren resimlerinin birçoğunda bu yöntemi kullanmıştır.
Yunan mitolojisine göre güzelliğiyle ünlenen Narcissus, sudaki kendi yansımasına aşık olmuştur. Salvador Dalí‘nin Yunan mitini yorumlaması olan Narcissus’un Metamorfozu tablosu, Narcissus’u bir havuzda otururken aşağıya bakarken göstermektedir. Narcissus’un Metamorfozu, Salvador Dalí tarafından paranoyak-eleştirel döneminde yaratılmıştır ve tekniği kullanan en ünlü eserleri arasındadır.
5. Christ of Saint John of the Cross
Christ of Saint John Cross tablosu 1951 yılında yapılmıştır.
Christ of Saint John Cross tablosu, adını tasarımından almıştır. Çünkü tasarımı, 16. yüzyıl İspanyol keşişi Haçlı John’un bir çizimine dayanmaktadır.
Christ of Saint John Cross tablosu, İsa’nın kollarından ve haçın yatayından oluşmuş olan bir üçgenden oluşmaktadır. İsa’nın başı tarafından oluşturulan bir daire bulunmaktadır. Üçgen, Kutsal Üçlü’ye bir referans olarak görülebilirken, daire birliği temsil edebilir yani her şey bu üçlüde mevcuttur.
Resim çarmıha gerilmenin bir temsili olmasına rağmen, çivi ve kandan yoksundur. Salvador Dalí‘ye göre tablonun ilhamı ona kozmik bir rüya yoluyla gelmiştir. Bu rüyadan dolayı Salvador Dalí, çivi ve kan tasvirinin İsa tasvirini bozacağına ikna olmuştur. Christ of Saint John Cross tablosu, 2006 yılındaki bir ankette İskoçya’nın en sevdiği tablo seçildi ve birçok kişi tarafından yirminci yüzyılın en büyük dini tablosu olarak kabul edilmiştir.
4. Filler (The Elephants)
Filler tablosu 1948 yılında yapılmıştır.
Fil, Salvador Dalí‘nin eserlerinde tekrar eden bir temadır.
Fillerin büyüklükleri ve ağırlıkları nedeniyle güç ve hakimiyetin sembolü olarak görüldüğü çeşitli kültürel tasvirler vardır. Salvador Dalí, fillere “çok eklemli, neredeyse görünmez bacaklar” olarak tanımlanan uzun, cılız ve neredeyse eklem bacaklılara benzer bacaklar vermiştir.
Salvador Dalí, sırtlarında devasa dikilitaşlar taşıyan filleri betimleyerek güç ve ağırlık görünümünü güzelleştirmiştir ancak yakından bakıldığında bu ağırlıkların yüzdüğü görülmektedir.
Salvador Dalí‘nin fillerin sırtlarındaki dikilitaşları çizerken Gian Lorenzo Bernini’nin Roma’da eski bir dikilitaş taşıyan fil heykel kaidesinden esinlendiğine inanılmaktadır.
3. Haşlanmış Fasulyeli Yumuşak Yapı – İç Savaş Öngörüsü (Soft Construction with Boiled Beans – Premonition of Civil War)
Haşlanmış Fasulyeli Yumuşak Yapı tablosu 1936 yılında yapılmıştır.
Salvador Dalí, bu şaheseri İspanya İç Savaşı başlamadan altı ay önce yaptı. “Bilinçaltının kehanet gücü” nedeniyle savaşın farkında olduğunu iddia etti.
Haşlanmış Fasulyeli Yumuşak Yapı tablosu, onun zaman içindeki kaygısını yansıtmakta ve savaştaki dehşet ve şiddeti öngörmektedir.
Haşlanmış Fasulyeli Yumuşak Yapı tablosu, ikisinin de galip gelmediği korkunç bir savaşta biri diğerinden daha koyu olan iki bedeni tasvir etmektedir.
Canavar ya da yaratık, tıpkı bir iç savaş gibi kendi kendini yok etmektedir. Salvador Dalí, tasvir ettiği fantastik yaratığa rağmen resmin çok gerçekçi görünmesini sağlamıştır.
Başlıkta da adı geçen tablodaki haşlanmış fasulye, belki de İspanya’da zor zamanlar yaşayan yoksul vatandaşlar tarafından yenen basit yahnilere bir göndermedir.
Haşlanmış Fasulyeli Yumuşak Yapı tablosu, Salvador Dalí‘nin en büyük başyapıtlarından biri olarak kabul edilir ve savaşın dehşetini tasvir etmek için gerçeküstücülüğün parlak kullanımıyla ünlüdür.
2. File Yansıyan Kuğular (Swans Reflecting Elephants)
File Yansıya Kuğular tablosu 1937 yılında yapılmıştır.
Çift görüntüler, Salvador Dalí‘nin paranoyak-eleştirel yönteminin önemli bir parçasıydı.
Salvador Dalí, Narcissus’un Metamorfozu’nda olduğu gibi bu resimde de bir göldeki yansımayı kullanarak ikili bir görüntü oluşturmuştur.
Ağaçların önündeki üç kuğu göle yansıyarak boyunları filin hortumunu, ağaçlar da filin bacaklarını oluşturmaktadır.
Salvador Dalí, arka plandaki uçurumları ve gökyüzünü tasvir etmek için girdap benzeri görüntüler kullandığından manzara gölün durgunluğuyla tezat oluşturmuştur.
File Yansıyan Kuğular tablosu, çift görüntü stilinin popülaritesini arttırdığı için Sürrealizm’de bir dönüm noktası resmi olarak kabul edilir.
1. Belleğin Azmi (The Persistence of Memory)
Belleğin Azmi tablosu 1931 yılında yapılmıştır.
Çokça çoğaltılmış olan Belleğin Azmi tablosu, okyanusun bir arka damla olduğu kayaların ve bir ağacın dallarının üzerinde yavaşça eriyen saatlerin olduğu bir sahneyi tasvir etmektedir.
Salvador Dalí, bu resimde sert ve yumuşak kavramını kullanır. Bu kavram, insan zihninin uykunun yumuşaklığından gerçekliğin sertliğine geçişi gibi çeşitli şekillerde gösterilebilir.
Salvador Dalí, başyapıtında dünyanın yumuşak ve sert yönlerini temsil etmek için sırasıyla eriyen saatler ve kayalar kullanmıştır.
Belleğin Azmi ile ilgili ilginç bilgiler ilginizi çekiyorsa bu yazımızı okumanızı tavsiye ederiz: Belleğin Azmi Tablosu ile İlgili 15 İlginç Bilgi
Salvador Dalí, çalışmalarını asla açıklamadığı için Belleğin Azmi tablosu yıllar içinde çokça analiz edildi. Eriyen saatlerin, uzay ve zamanın göreliliğinin bilinçsiz bir sembolü olduğu düşünülmüş ve çürümeyi temsil eden saatlerin etrafını saran karıncalarla birlikte ölümlülüğün simgesi ve rüyaların mantıksızlığı olarak tasvir edilmiştir.
Belleğin Azmi, yirminci yüzyıl sanatının en büyük başyapıtlarından biri olarak kabul edilir. Sadece Salvador Dalí‘nin en ünlü tablosu değil, aynı zamanda Sürrealizm’in en ünlü eseridir.
İlginizi Çekebilir: Bir Claude Monet Eseri: Jeanne-Marguerite Lecadre Bahçede