Shalott Leydisi Elaine’in Hikayesi
Shalott Leydisi’nin hikayesi, Kral Arthur efsanesi içerisinde geçen bir trajedidir. Leydi Elaine’in hikayesi Kral Arthur veya yuvarlak masa şövalyeleri hikayeleri kadar bilinmemektedir. Ancak bu trajediyi sanat eserlerinde işleyen sanatçılar da vardır. Özellikle Alfred Tennyson’ın yazdığı “Lady of Shalott” şiiri daha pek çok sanatçının bu hikayeden ilham almasını sağlamıştır.
Tennyson, Leydi Elaine hakkındaki şiirini 1800’lü yıllarda yazmıştır. Bu şiirden ilham alan sanatçılar tablolarında Shalott Leydisi’nin ölümünü işlemişlerdir. Tennyson’ın yazdığı şiirden daha önce, bu hikayenin başka bir versiyonunu anlatan “Le Morte d’Arthur” kitabı yazılmıştır. Ancak günümüzde yaygın olarak bilinen versiyon Tennyson’ın aktardığıdır.
Kral Arthur, Camelot Ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri
Kral Arthur ve Camelot efsanesi, İngiltere’nin en köklü ve en çok bilinen hikayelerinden biridir. Bu efsanede, Kral Arthur Camelot’u kurmuş ve layığıyla yönetmiştir. Dönemin en ünlü kahinlerinden olan Merlin onun tahta çıkmasına yardım etmiştir ancak bu süre kolay olmamıştır.
Kral Arthur, esasında soylu olsa da bunu bilmemektedir. Evlat edinilmiştir ancak gerçek babası Britanya kralı Uther Pendragon’dur. Soylu olmadığı için kral olması imkansızdı ancak efsanede geçen ve taştan çıkaranın Britanya’nın gerçek kralı olduğu söylenen kılıcı taştan çıkardığı için tüm Britanya’nın kralı olarak görülmüştür ve Merlin’in de yardımıyla kral olmuştur.
Camelot’u koruyan, en yüksek şeref rütbesini almış şövalyelerdir. Bu şövalyeler arasında bulunan Lancelot, Arthur’un eşi Guinevere ile bir aşk yaşamıştır. Lancelot sebebiyle yuvarlak masa şövalyeleri dağılmıştır. Shalott Leydisi efsanesindeki ana figürlerden biri de Kral Arthur’un şövalyesi olan Lancelot’tur.
Shalott Leydisi’nin Hikayesi
Shalott Leydisi, yani Leydi Elaine, Camelot yakınlarında bulunan bir nehirdeki adada yaşayan bir kadındır. Ancak hayatı boyunca bir lanetle yaşamıştır. İçinde yaşadığı kuleden dışarı çıktığında veya pencereden dışarı baktığında ölecektir. Elaine, kulede kaldığı yaşamı boyunca dokuma yapmıştır. Küçük el aynasından dışarının yansımalarını izleyerek bu gördüklerini dokumalarında resmetmiştir.
Shalott Leydisi lanetinin bilincindedir bu yüzden dışarı bakmaya bile cesaret edemez ve yalnızca el aynasını pencereye tutarak dışarıya böyle göz atar. Bu sebeple dışarıda gördüğü ancak onun için dış dünyanın tek gerçekliği olan yansımaları dokumalarında ölümsüzleştirir. Shalott Leydisi Elaine, bir gün dışarının yansımasını izlediği vakitlerden birinde atıyla oradan geçmekte olan Lancelot’u görür. At üstündeki bu yakışıklı şövalye karşısında adeta büyülenir ve Lancelot’a daha iyi bakmak ister. Bu sırada penceresinden dışarıya bakar ve lanetin gerçekleşmesine neden olur. Arthur’un yuvarlak masa şövalyelerinden biri olan Lancelot için kendi ölümünü çağırmıştır.
Shalott Leydisi Elaine’in Ölümü
Leydi Elaine, öleceğini anladığında kulesinden çıkar, kayığa atlayarak Lancelot için yola koyulur. Nehri geçmek için ne kadar hızlı kürek çekerse çeksin Lancelot’a yetişemez ve nehirde ölür. Bir zaman sonra kayık Shalott Leydisi’nin ölüsüyle birlikte nehir kenarına yanaşır. Kayığı gören pek çok kimse bakmaya gelmiştir. Leydi Elaine’in trajik sonuna bakmaya gelenlerden biri de uğruna canını verdiği Sir Lancelot’tur. Böylece Elaine’in hikayesi sona erer ve Kral Arthur efsanesinin arasında kaybolur.
Shalott Leydisi Tablosu
Leydi Elaine’in kayıkta ölümüne gittiği anı resimleyen bu tablo John Waterhouse tarafından yapılmıştır. Tablodaki kadın figürü ressamın karısından esinlenilmiştir. Bu tablo, öleceğinin farkında olan bir kimsenin endişesini yansıtan yüz ifadesiyle ünlüdür. Leydi Elaine’in ölüme gidişini işleyen bu tablo aynı zamanda Elaine’in dokumalarını da resmetmiştir. Kayığa aldığı dokumaların üstündeki figürlerden biri de atın üstünde resmettiği Sir Lancelot’tur.
İlginizi Çekebilir: Reading Zindanı Baladı Ve Oscar Wilde
Bir Yorum