Hikayeleriyle Hepimizi Etkileyen 10 Türkçe Şarkı
Her sanat eseri istemsiz bir şekilde de olsa kişiden, yaşadıklarından bir parça taşır. Onu sanatçıdan bağımsız düşünmek imkansızdır. O hikayeyi bilmek bizim için o eseri daha anlamlı kılar. Hikayeleriyle hepimizi etkileyen 10 Türkçe şarkıyı sizler için derledik. Hepinize iyi okumalar.
Ah Bir Ataş Ver Türküsü
1953 yılında, Çanakkale Boğazı açıklarında, Türk donanmasına ait Dumlupınar denizaltısı görevden dönüyordu. Hava şartları oldukça kötüydü. Büyük bir gürültüyle sarsıldılar. Dumlupınar, İsveç yük gemisi Naboland ile çarpışmıştı. Çarpışma sonrasında gemideki 86 mürettebattan sadece 5 asker botlara binip kurtulabildi. Torpido dairesine saklanıp hayata tutunmaya çalışan 22 askerimizi ise daha kötü bir son bekliyordu.
Dibe batan denizaltındaki mahsur kalan 22 kişi, su yüzüne fırlattıkları telefon şamandırasıyla merkez ile iletişime geçti. Merkez oksijenin idareli kullanılması için “Gerekmedikçe konuşmayın, türkü söylemeyin ve sigara içmeyin” diye uyarılarda bulundu.
Tüm ülke askerlerimiz için seferber oldu. Dalgıçlar, birçok kere ölümle burun buruna gelip onlara ulaşmaya çalıştı. Fakat o zamanın imkanlarının yetersizliği ile de denemeler başarısızlıkla sonuçlandı.
Umutlar tükenmişti.. O sırada askerlere bir anons geldi ” Rahatça konuşabilirsiniz, türkü söyleyebilirsiniz, sigara içebilirsiniz” diye. 22 kahraman askerin son sözleri “Her şey buraya kadarmış kumandan, birer cigara yakalım mı?” oldu.
3 gün süren çalışmalar sonucunda Milli Savunma Bakanlığı artık kurtarma çalışmalarının sona erdiğini ve askerlerimiz için umut kalmadığını kamuoyuna bildirdi.
Türkiye’nin en kara günlerinden birisi, “Ah Bir Ataş Ver” türküsünün hikayesi oldu.
TCG Dumlupınar Denizaltısı ile ilgili daha fazla bilgi almak için tıklayınız.
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım
Sen sallan gel ben boyuna bakayım
Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği
Yanık olur anaların yüreği
Vur ataşı gavur sinem ko yansın
Arkadaşlar uykulardan uyansın
Teoman – 17
12 Eylül darbesi öncesinde asker erini öldürdüğü gerekçesiyle ODTÜ öğrencisi Sinan Suner idam edilir. Teoman’ın akrabası olan Erdal Eren Sinan’ın öldürülmesini protesto etmek için gösteriye katılır ve gözaltına alınır. Gösteride çatışma çıkar ve Erdal Eren asker erini öldürdüğü iddiasıyla yargılanarak idama mahkum edilir.
İdam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan‘a, “avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18’den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını” söyledi. Erdal Eren’in 17 olan yaşı bir gün içinde 18 olarak büyütüldü ve sonrasında ise hemen idam edildi.
Ayrıca Sezen Aksu- Son Bakış, Mor ve Ötesi – İki Çocuk, Mor ve Ötesi – Darbe, Grup Yorum – Büyü, Duman – Kolay Değildir şarkıları da yine Erdal Eren’İn anısına bestelenmiştir.
…Boşver beni
Mühim değilim
Bu O’nun hikayesi
Çok beyazdı, kir tutardı
Ömrü kelebek kadardı
Daha on yedi, on yedi, on yedi, on yediymiş
Söylediği son şarkı
Elveda Zalim Dünya’ymış…..
Duman – BAL
Duman grubunun solisti Kaan Tangöze, 1995’te Türkiye güzeli seçilen Ahu Paşakay ile büyük bir aşk yaşar. Duman’ın Köprüaltı klibinde de Ahu Paşakay’ı görmek mümkün. Kaan Ahu’ya balım diye seslenirdi. O yüzden şarkının adı “Bal” dır. Belki Alışman Lazım (BAL) albümündeki neredeyse tüm şarkılar büyük aşkı Ahu için yazılmıştı. Ahu’nun ailevi problemleri psikolojik çöküntü içine girmesine sebep olur. Ahu çalışkan bir öğrencidir. Güzel Sanatlar Fakültesinden o dönem mezun olur. Fakat yaşadığı psikolojik çöküntü nedeniyle diplomasını almaya bile gitmek istemez. Bu problemler ilişkilerine de yansır. İnişli çıkışlı bir aşk hikayeleri olan çift kavga ettikleri zaman Kaan, Ahu’nun gönlünü şarkılarla almaya çalışır.
2002 yılında Belki Alışman Lazım albümünün lansmanından önce kavga ederler. Hiçbir zaman Kaan Tangöze’nin konserini kaçırmayan Ahu o gün konsere gelmez. Kaan’ın gözü bütün konser boyunca Ahu’yu arar, onun için yazdığı şarkıları art arda seslendirir. Bal şarkısını seslendirirken kulise Ahu Paşakay’ın intihar haberi gelir. Evindeki dolabın demirlerine kendini asarak intihar etmiştir. Kaan bu haberden sonra yıkılır ve uzun bir süre kendini eve kapatır. Bal şarkısını da bir daha söylemek istemez. Bir konserde seyircilerin ısrarla Bal şarkısını istemesi üzerine Kaan Tangöze parmağıyla gökyüzünü işaret ederek ağlamaya başlar ve son defa Bal şarkısını söyler. Bir daha Bal’ı ne seyirciler ondan ister ne de Kaan seslendirir.
Aşkım sen benim canımsın
Kanıma karışmış kanın
Söyle kimlerden kaçarsın
Boşuna durmadan ağlarsın
Yavrum sen benim balımsın
Tadına alışmış canım
Aaah güzel kuşum gir kanıma
Ben zaten sarhoşum
Nerdesin… sevgilim…
Söyle nerdesin bal
Artık benlesin bal
Artık sen benim canımsın
Canlı kalan tek yanımsın…
Ah, Haberin Yok Ölüyorum, Köprüaltı, Senin Gibi, Oje, Kırmış Kalbini şarkılarını Ahu yaşarken onun için yazmıştı. Kesin olarak Ahu’nun anısına yazılmış şarkıları ise: Seni Kendime Sakladım, Melek ve Yanıbaşımdan şarkılarıdır.
Can Bonomo – Derda (Koy Bi’ Rakı Şişeden)
Can Bonomo, bu şarkıyı kaybettiği annesine ithafen yazmıştır. Güneş Bonomo 2011 yılında meme kanserinden vefat etmişti.
Koy bi’ rakı şişeden
Sen es rüzgar utansın
Ellerinde açsın güneş
Yandı kalbin, oldun ateş
Yerine dolmuyor
Koy bi’ rakı şişeden
Sen aç, dünya kapansın
Yollarında güller açsın
Bitmedin, sen her zamansın
Seni çalan kader utansın
Böyle olmuyor
Yalvardın dinledi mi?
”Ağlardın sen” dedi mi?
Aldılar bak canını
Koy bi’ rakı şişeden
Gülümse bize köşeden
Bak beter olduk ağlaya ağlaya
Gel be geri yeniden
Derda ha derda derda
Bir umut ol da gel da!
Bir bulut ol da yağ üstüme
Sen kokan yağmurunla
Bir bulut ol da yağ üstüme
Sen kokan yağmurunla
Şebnem Ferah – Deli Kızım Uyan
Şebnem Ferah maalesef dramatik bir hayat öyküsüne sahip. Bu güzel şarkıları dinlememizin bir sebebi de bu aslında. Müzik dolu bir aileden gelen, Türkiye’de ilk defa tamamen kadınlardan oluşan ‘Volvox’ rock grubunu kuran başarılı sanatçımızın ablası, ölümcül bir hastalığa yakalanır. Bu şarkıyı ablasının hasta yatağının yanında yazar. 1998 yılında ablasını sonsuzluğa uğurlar. 1999 yılında Gölcük depreminde ise babasını kaybeder. 2 Temmuz 2011’de de annesini kaybeden sanatçının arkadaşları dışında hayatta bir yakını kalmaz. Sesi 3 oktavdır. Adele ve Beyonce, Rihanna ve Katy Perry ile aynı ses düzeyine sahip.
Gece geçmez, gündüz olmaz
Can bu dünyaya dayanmaz, neden?
Haykırdım dağlara, duymaz
Bekledim günlerce, yok ki gelen
Karlı dağların ardında biri yaşarmış
Bulut olur, yağmur olur, bize bakarmış
Hem yakın, hem uzakmış
Yanakları al almış
Deli kızım uyan
Söylenenler yalan
Deli kızım uyan
Bir tek sensin duyan
Bir tek sensin duyan
Yerde oldum, gökte oldum
Sormayın halim, ah başım duman
Gönül uslanmayı bilmez
Düşlerim gerçek, gerçeğim yalan
HALUK LEVENT – ELFİDA
Sanatçı kişiliğinin yanında yardıma muhtaç olan tüm canlılara koşuşturan kahraman olarak tanıdığımız bir isim Haluk Levent. Elfida şarkısının hikayesi de onun bu yönünü gördüğümüz bir hikayeden kaynaklanır. Haluk Levent 4 yaşındaki Beyzanur’la tanışır. Babası emekçi olan bu kızın amansız bir hastalığı vardır. Sürekli doktorlarla görüşen sanatçı küçük kız için büyük uğraşlar verir. Bir doktor Haluk Levent’e “Bu kızı gözden çıkartın” der. Elfida Osmanlıcada gözden çıkarılan kız anlamına gelir. Haluk Levent şarkıyı bu şekilde açıkladı:
“Ve oturdum şarkıyı yazdım. Sevgili Emrah Aydoğdu da elinden geleni yaptı. Sözlerinde düzenlemeleri yaptık ve Ömer Faruk Güney‘in de müziği vardı. Bu şekilde Beyzanur’un son günlerinde ona şarkıyı söylüyordum ama kendisi olduğunu bilmiyordu Elfida olarak biliyordu. Tabi küçük bir çocuktu son zamanlarında 8 yaşındaydı.
O dönem de şirketlerim batmış, sözlerdeki Omzumda iz bırakma yüküm dünyaya yakın şunu ifade etmek içindi. Ya zaten dünya kadar batmışım, sıkıntılıyım, Beyzacığım ne olur bari sen gitme demek içindi. O sözlerdeki yüzyıllardır sarılmamış kolların cümlesi, anne ve babası gece gündüz nöbetteydiler. Beyzanur’un kırılganlığından hasta yatağından dolayı sarılamıyorlardı. Gerçekten sarılabildiklerini görmedim. Sisliydi kirpiklerin ve gözlerin yağmurlu sözleri ise Beyzanur’un gerçekten hep yağmurlu gözleri vardı hayata tutunmaya çalışan…”
Beyzanur’dan sonra bir kız çocuğu daha olan aile Haluk Levent’e haber verir. Haluk Levent isminin Elfida koyulmasını rica eder ve ailesi tabi ki bu isteğini yerine getirir. Haluk Levent’in Elfida şarkısı ile ilgili daha detaylı bilgi için hemen tıkla.
Sezen Aksu – Beni Unutma
Her sözü, her şarkısı yüreğimize dokunur. Onun şarkıları da yaşanmışlığın timsalidir adeta. Sezen Aksu, Onno Tunç’la birlikte büyük işlere imza atar. Hem iş arkadaşı hem büyük aşkıydı Minik Serçe’nin. Bir gün Bursa’dan İstanbul’a gitmek için bindiği uçak, sisten yönünü bulamayıp kalkıştan 12 dk sonra yere düşer ve dahi müzisyen Onno Tunç aramızdan ayrılır. Beni Unutma şarkısı Minik Serçe’nin cover yapılmasına izin vermediği tek şarkıdır.
Sezen Aksu’nun “Git”, “Yarası Saklı”, “İki Gözüm” gibi şarkıları da Onno Tunç için yazılmıştır.
Barış Manço – Domates Biber Patlıcan
Kişiliğinden, duruşundan, mizahından, sanatçılığından, sevgi dolu kalbinden 7’den 70’e bütün gönüllere taht kurmuş belki de en örnek alınması gereken sanatçı. Domates Biber Patlıcan şarkısını da yaşadığı bir olaydan, pozitif kişiliğinden kaynaklı mizahi bir şekilde ele alır. Konuşkan birisi olan Barış Manço bir kıza gönlünü kaptırır. Bir yolunu bulur ve kızla görüşür. Ama kızı görünce dili tutulur, tam konuşacağı sırada seyyar bir satıcı “Domates, Biber, Patlıcan” diye yüksek sesle bağırır. Manço bu sesi de duyunca iyice dikkati dağılır ve konuşamaz. Kız da “Senin gibi iki kelimeyi bir araya getiremeyen biriyle işim olmaz.” der ve çeker gider.
Keşke hislerimi sana açıkça anlatabilseydim
Sana deli gibi aşık olduğumu söyleyebilseydim
Göz göze geldiğimiz o anda
Sanki dilim tutuldu bir anda
Konuşamadım karşında
Oysa bütün cesaretimi toplayıp sana gelmiştim
Senin için çarpan şu kalbi gör istemiştim
Tam elini tutmak üzereyken
Aşkımı itiraf edecekken
Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam
Domates, biber, patlıcan
Domates, biber, patlıcan
Bir anda bütün dünyam karardı
Bu sesle sokaklar yankılandı
Domates, biber, patlıcan
Yavuz Çetin – Yaşamak İstemem
Türk Rock ve Blues müziğin yetenekli ve harika çocuğu. Trajik bir ölüm. Türkiye’deki ilk Blues grubunu kuran ve son derece iyi bir gitarist olan Yavuz Çetin de biraz ölümünden sonra değeri bilinen sanatçılarımızdan. Yavuz, özgür ruhluydu. Şarkılarında, düzene karşı bir başkaldırı vardı. Fakat küçük yaşta annesinin kaybı, dünyaya olan hisleri, emeğinin karşılığını alamaması onu büyük bir depresyona soktu. Ölümünden sonra oldukça ses getiren ‘Yaşamak İstemem‘ parçası da bu dönemde ortaya çıktı. Sanki intiharının sinyallerini veriyordu. En son hastaneye yatışında tedavisini yarıda bıraktı. Kimseye haber vermedi ve 15 Ağustos 2001 Çarşamba günü sürekli çalan telefonuna cevap veren kişi ne yazık ki o değil, polis oldu. Yavuz, saat 19.00 civarında Boğaziçi Köprüsü‘nden atlayarak hayatına son verdi.
Bana öğretilen her şey
Bana önerilen her şey
Bana dayatılan yaşantı
İşe yaramaz bir çöplük
Yarattığınız sistemler
Kullandığınız yöntemler
Yaşamak istemem, artık aranızda
Yaşamak istemem, artık aranızda
Yaşamak istemem, artık aranızda
Yaşamak istemem, istemem, istemez (İstemez)
Belki de terslik bende
Yapamadım bu düzende
Kaçacak delik arar oldum
Sürüngenler şehrinde
Eğitilmiş köpekler
Doymak bilmez maymunlar
Benden bir ruhsuz yaratmayı
Nasıl başardınız
Benden bir hissiz yaratmayı
Nasıl başardınız
Benden bir uyumsuz yaratmayı
Nasıl başardınız
Benden sizden biri yaratmayı
Nasıl başardınız
Yaşar Kurt – Hadi Baba Gene Yap
Evet, biraz iç açıcı olmayan hikayelerden sonra içimizi ısıtacak, tatlı bir şarkı hikayesiyle bitirelim istedik. Bir tren yolculuğunda, çocuk babasından şapka ister. Babası da bilir istediğini yapmazsa, çocuk durmayacak bütün yolculuk boyunca. Çocuk şapkayı takınca camdan sarkar. Babasının şapkanı uçuracaksın demesine aldırmadan yaramazlığına devam eder. Babası çocuğun şapkasını çaktırmadan alır ve saklar. Çocuk ağlayınca, eğer uslu durursan sana geri getiririm şapkanı der. Çocuk gözlerini kapar, babası şapkayı usulca başına kondurur. Şapkayı görünce çok sevinir ve bir anda camdan aşağı atar. “Hadi Baba Gene Yap” der. Bu şarkımızın da ilham kaynağı bu hikayeden kaynaklanır.