Ressam Renoir Ve İzlenimcilik

Renoir, izlenimcilik akımının başında gelen ünlü ressamlardan biridir. Fransız ressamın yeteneği çocuk yaşta keşfedilmiştir ve ailesi tarafından resme yönlendirilmiştir. Çıplak kadın resimleri onun önem verdiği konulardan biridir. Kullandığı canlı renkler ve resimlerindeki parlak ışıklar onun resmindeki önemli detaylardır.

Renoir Kimdir?

Resimde izlenimciliğin öncülerinden olan Fransız ressamın tam adı Pierre-August Renoir’dır. Ailesi onun resim yeteneğini çok küçük yaştayken fark etti ve Renoir’ı bir porselen boyama atölyesine gönderdiler. Bu atolyede Çin porselenleri üzerine desenler yapmaktaydı. Özellikle çiçek desenleri üzerinde çalışmaları vardır. Genç yaşta tecrübe kazandığı bu atölyede özellikle resimdeki ışık ve canlı renklerin kullanımı gibi konularda kendini geliştirdi. Bir süre sonra buradaki tekdüzelikten sıkılan ressam Louvre’un resim galerilerini ziyaret etmeye başladı. Resim konusunda kendini geliştirmek istiyordu. İyi bir resim eğitimi alması gerektiğini düşünüyordu ve bu nedenle Paris şehrini kendine hedef edindi. Güzel Sanatlar Akademisine girmek için sıkı bir şekilde çalışmaya başladı.

Renoir, hazırlandığı bu akademiye girmeyi başardı. Genç ressam kendini geliştirmek için girdiği bu akademideki eğitimine devam ederken ayrıca ressam Gleyre’in atölyesinde de çalışıyordu. İzlenimciliği beraber geliştirdiği arkadaşlarıyla bu akademide tanıştı. Arkadaşları arasındaki fark, Renoir klasik resme ılımlı yaklaşırken arkadaşlarının tamamen karşı bir tutumda olmasıdır.

Renoir’ın Etkilendiği Akımlar

Fransız ressam, izlenimciliği geliştirmeden önce pek çok ressamın eserlerini incelemiştir ve bu süreçte etkilendiği bazı temel yaklaşımlar olmuştur.

• Realizm: Genç sanatçı, resimde kendini geliştirdiği bu dönemde öncelikle realist yaklaşımdan etkilenmiştir. Bu sanat akımına göre gerçek olduğu gibi aktarılmalıdır. Renoir de bu şekilde düşünerek resimlerinde bunu kullanmıştır. Ancak genç sanatçı için tam anlamıyla realist diyemeyiz çünkü bazı yönlerden başka akımların etkisini de barındırmaktadır. Ancak realist yaklaşımın “resimde başkalarının görmek istediği değil, aslında olan aktarılmalıdır” düşüncesini Renoir de paylaşmaktadır.
• Romantizm: Fransız ressamın etkilendiği bir diğer sanat akımı da romantizmdir. Özellikle renklerin canlı duruşu ve optik yansımaları ile ilgili konularda romantik yaklaşımı tercih etmektedir. Romantik yaklaşımda ifadelerin ve renklerin çarpıcı kullanımı resmi gerçekçilikten uzaklaştırmaktadır.

Ressam Renoir realizm ve romantizm gibi iki zıt yaklaşımdan etkilenmiştir fakat bu iki yaklaşımı da tam olarak benimsememiş ve resimde özgün tarzını inşa etmiştir.

Renoir Ve İzlenimcilik

Ressam Renoir ve arkadaşı Monet, o dönemlerde geçim sıkıntısı çekiyorlardı. Arkadaşıyla birlikte Paris’te Seine ırmağı kıyısında oturup resim yapmaktan hoşlanıyordu. İzlenimcilik de işte burada, ırmak kenarında ortaya çıkmıştır. Genç Fransız ressam ve arkadaşı benzer resimler çiziyor ve fırçaları benzer tekniklerle kullanıyorlardı.

Genç ressamın yanında çalıştığı ressam Gleyre’in atölyesine gelen varlıklı bir ailenin oğlu olan Frederic Bazille, Renoir ve Monet’e sık sık para konusunda yardım etmiştir. Hatta kendi kiraladığı bir atölyede bu ressam arkadaşların çalışmasını da sağlamıştır.

Sanatçıların yaygın olarak çalıştığı yerlerden biri de Fontainebleau ormanıdır. Bu ormanda manzara eskizleri yapıyorlardı. O dönemde bu tür manzaralar tuvalde arka plan olarak tasarlanırken Renoir ve arkadaşları bu manzaraları tamamen bir resim olarak değerlendirmiştir. Bu şekilde açık havada resim yapmaya başlamışlardır. Renoir’ın resimlerinde bu manzara resimleri azınlıktadır. Genellikle insan figürleri resmetmiştir.

İzlenimcilik ilk ortaya çıktığında pek fazla tercih edilmiyordu. Bu nedenle Renoir de uzun süre eserlerini satamamıştır. Ancak zamanla izlenimcilik daha fazla yayılmıştır. 1874 yılı ve sonrasında Renoir ve eserleri de sanat alanında ön plana çıkmaya başlamıştır.

İzlenimciliğin Reddi

Eserleri değerlenen ve artık para kazanmaya başlayan Renoir, Fransa’dan uzaklaşarak İtalya’ya gitmiş ve buradaki klasik eserleri görme imkanı yakalamıştır. Klasik sanat eserleri karşısında büyülenen sanatçı izlenimcilikten uzaklaşmış ve klasik anlayış dışında hiçbir şeyin sanat olmadığını düşünmüştür. Bu noktada bir süre izlenimci esler vermemiştir ve sanattaki bu yenilikçi anlayıştan da kopmuştur.

Sanat anlayışı değişen sanatçı bu noktadan sonra değer kaybetmiş ve eserleri yine satılmaz olmuştur. Fransa’ya geri dönen sanatçı burada klasik anlayıştan biraz daha uzaklaşmış ve akımlarla arasına mesafe koymuştur. Daha sonrasında çıplak insan figürlerine yoğunlaşan eserler vermiştir.

İlginizi Çekebilir: Edgar Degas’ın Balerinleri